Eylül ayına girilmesiyle birlikte piyasalar yoğun veri gündemine odaklandı. Yurt içerisine orta vadeli program, 2023 – 2025 dönemlerine ilişkin makroekonomik tahminler, kredi derecelendirme kuruluşlarının görünüm değerlendirmeleri ve sosyal konut projesi gibi gelişmeler yakından takip edilecek. Bu veri gündeminde asıl odaklanılan nokta ise kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye genelindeki not değerlendirmesi ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının faiz kararı piyasanın odaklanacağı asıl nokta olacak. Ağustos ayında Moody’s tarafından Türkiye’deki bankacılık sektörünün görünümü negatiften durağana çevrilmesi bankacılık endeksinde güçlü yabancı girişine neden oldu. Bunun beraberinde TCMB tarafından alınan beklenti üzerinde faiz kararı yine bankacılık sektörünü destekleyen bir gelişmeydi.
Temel anlamda 2022 yılını güçlü geçiren bankacılık sektörü artan faiz oranları ve daralan mevduat kredi faiz marjı nedeniyle 2023 yılının ilk yarısını kârlılık bakımından güçlü tamamlasa da yılın ikinci yarısında kredi ve kârlılık büyümesinde ivme kaybedebilir. Aynı zamanda sıkılaşma adımlarının devam etmesi krediye erişimini de sınırlandırabileceğinden bankacılık sektörüne ilişkin finansallarda yılsonuna ilişkin beklentiler zayıflayabilir. Hâlihazırda BDDK’nın yayımlamış olduğu temmuz ayı verilerine göre de atılan sıkılaşma adımları bankacılık sektörünün kârlılığını bir önceki aya göre %27,6 oranında azalmasına neden oldu. Aynı zamanda öz sermaye karlılığı da Şubat 2023 sonrası en düşük seviye olan %28,9’a gerileme gösterdi.
Aynı paralelde gelecek dönemde sıkılaşma adımlarına devam edilerek fiyat istikrarının sağlanması ve bankacılık sektöründe sadeleşme adımlarının devam etmesi ülke kredi risk priminde gerilemenin devam etmesine neden olabilir. Bu durumda ise yabancı yatırımcının Türk Lirası cinsi varlıklarına talep oluşturmasına ve hâlihazırda Borsa İstanbul’un en düşük Fiyat/Kazanç oranına sahip olan bankacılık sektörüne de sermaye girişine neden olabilir.
