BİST-100 endeksinin yakın vadede olduğu gibi geçtiğimiz hafta da yatay hareketine devam ettiğini gördük. Endekste haftanın ilk yarısında hava olumlu olmasına rağmen Perşembe günü gelen TCMB faiz kararı ile endeksin baskı altına girdiğini gördük. Merkez Bankası’nın piyasa beklentilerinin üzerinde 500 bp ile gelmesi başta borçlu olan ve faiz maliyeti yüksek olan şirketlere baskı getirdi. Bu baskı ile ilk olarak sınai endeksinin olumsuz etkilendiğini gördük. Öte yandan politika faizinin artması ile mevduat faizleri daha da yükseleceğinden artan mevduat faizleri borsaya rakip olmaya devam edecek. Faizlerin hisse değerlemesinde kullanılan önemli bir değişken olması ve faizler arttıkça hisse değerlerinin düşecek olması da borsa için bir diğer olumsuz etken oldu. Ayrıca artırılan faizler ekonomik büyümeyi daha da yavaşlatacağı için bu da şirketlerin ciro ve karlılıklarını düşüren bir diğer unsur olacak. Haliyle artırılan faizler bundan sonraki sürede borcu yüksek ve nakit akışı zayıf şirketlere olumsuz yansıyacak. Artan faizlerin olumlu yansıyacağı sektörler de olacak. Bunların başında leasing ve faktöring şirketleri olacak, yine sigorta şirketleri de faiz artışlarından olumlu etkilenecek bir diğer sektör. Yine nakit akışı güçlü olan gıda perakende faiz artışlarından daha az etkilenecek sektörlerin başında geliyor. Bu süreçte telekomünikasyon şirketlerinin de artan faizlerden daha az etkilenmesi beklenebilir.
Burada bankalara ayrı bir başlık açmak isterim. Faiz artışından bankaların olumlu etkilendiğini gördük. Çünkü faiz artışıyla bankaların kredi-mevduat makasının pozitif etkileneceği düşünülüyor. Ayrıca piyasa beklentisinin üzerinde gelen faiz artışı sonrasında enflasyonla mücadele yolunda olumlu bir adım atılmış olduğu için bu risk primini düşürerek yabancı girişine olumlu katkı sunacaktır. Yabancıların da ilk tercih ettiği sektörlerin başında bankaların geliyor olması yine bankalar adına kısa ve orta vadede pozitif bir diğer unsur. Yine bankaların enflasyon muhasebesine önümüzdeki iki yıl dahil edilemeyecek olması da olumlu, çünkü bankalar daha yüksek olan nominal karlılıkları üzerinden değerlendirilecek. Son olarak Mayıs 2024’e kadar enflasyonun daha da artacak olması ellerinde TÜFE’ye endeksli menkul kıymet bulunduran bankalar için bir diğer olumlu durum. Ben bu hafta başında bu yazıyı kaleme alırken Bank of America’nın Türk bankaları için olumlu raporu bankacılık endeksini çoktan %3.55 yukarı taşımıştı bile.
Endekste geçen hafta kısa ve orta vadeli teknik göstergelerde toparlanma emarelerinin olması ve dip seviyelerinin bir önceki hafta olduğu gibi geçen hafta da yükselmiş olması olumlu. Fakat buna rağmen işlem hacmindeki zayıflık en önemli olumsuzluk. Geçen hafta endeks 8000’in üstünde 8100 seviyesine yaklaşmış olsa da bir türlü bu direnci test edemediğini gördük, bu bölgeden kar realizasyonu geldiğini gördük. Bu hafta için yükselişlerde 8100 desteğinin hacimli kırılıp kırılamayacağı önemli. Hacimli kırılma gelmesi bu seviye üstünde tutunmayı gündeme getirerek yükselişlerin daha da hızlanmasını sağlayabilir. 8100 altında kalmaya devam ettikçe satış baskısı devam edecektir. Geri çekilmelerde 7600-7750 bölgesinden tepki beklenebilir. Haber akışlarının daha da kötüleşmesi durumunda bu kez 7400-7500 bölgesinden tepki gelebilir, bu bölgenin kısa vadeli dip olduğunu düşünüyorum.
Bu hafta için endekse dair görüşüm olumlu. Beklenmedik bir haber akışı olmadığı sürece yatay bantta kademeli yükselişine devam edeceğini düşünüyorum. Hele ki Pazartesi günü gelen bankalarla ilgili olumlu raporların etkisi ile toparlanma güçlenecektir diye düşünüyorum. Olur da küresel tarafta hava da olumlu olursa bize de sirayet edecektir.
Merkez Bankası Kasım ayında piyasa beklentilerinin üzerinde 500 bp faiz artışı yaparak piyasanın ötesine geçen bir hamle yaptı. Piyasa beklentisi ise 250 bp artış olacağı yönündeydi.
Peki, Merkez Bankası’nı güçlü faiz artışı hamlesine iten gerekçe neydi? Aslında birden fazla gerekçe olduğunu düşünüyorum. İlki hem OVP hem de son enflasyon raporunda bize sunulan 2024 yılsonu enflasyon tahmini olan %36’ya ulaşabilmek için Merkez Bankası güçlü adımlarla piyasayı ikna ederek enflasyon beklentileri ve bununla bağlantılı kur beklentilerini düşürüp çıpalamak istiyor. Merkez Bankasının dünkü güçlü hamlesi sonrasında piyasa 2024 yılsonu enflasyon tahminin daha ulaşılabilir olduğunu değerlendirmeye başladı. Hatta öyle ki, bu son hamle ile birlikte Aralık ayındaki piyasa katılımcıları anketinde 12 ay sonrası için beklenen enflasyon oranında %4-5’lik düşüş yaşanabileceği beklentilerini de görmeye başladık bile. Güçlü faiz artışının bir diğer gerekçesi de özellikle de tam da seçim öncesi dönemde yabancıya mesaj verilmek istenmesi diye düşünüyorum. Yabancı hem geldiğinde hem aldığında kazanmak isteyeceğinden güçlü faiz artışı ile TL varlıkları yabancı nezdinde daha cazip hale getirilmek isteniyor. Ayrıca güçlü faiz artışı, yabancı gözünde Merkez Bankası’nın kredibilitesini de artıran önemli bir unsur.
Gelelim faiz karar metnine. Bu ayki faiz karar metni Haziran ayından bu yana en güçlü, sade ve net iletişimin yapıldığı metin oldu. Metinde en dikkat çeken ve bir o kadar da tartışma yaratan kısım “parasal sıkılık düzeyine önemli ölçüde yaklaşıldığını değerlendirmiştir. Bu çerçevede, parasal sıkılaştırma hızı yavaşlatılacak ve sıkılaştırma adımları kısa bir zaman diliminde tamamlanacağı” oldu. Hâkim olmayan bir kesime göre Merkez Bankası’nın parasal sıkılığa yaklaşıldığını söylemesi bir daha faiz artışı yapmayacağı yani artık durduğu anlamı taşıyor. Benim de dâhil olduğum bir diğer kesime göre ise Merkez Bankası’nın faiz artışı henüz bitmedi. TCMB Aralık ayında 500 bp altında -ki kuvvetle muhtemel- 250 bp’lik bir faiz artışı daha yapacak. Ocak ayında bir faiz artışı yapması henüz kesin değil, buna verilere bakarak karar verecek. Eğer gerekli görür ise Ocak’ta da bir faiz artışı yapabilir.
Haliyle son faiz artışı sonrasında 2023 yılsonu tepe faizi %40’dan %42.5-%45 arasına yükseldi. Bununla da kalmadı 2024 yılsonu faiz tahminleri de yukarı yönlü revize edilmeye başlandı. Şu anki duruşu itibariyle hem kısa hem de orta vadede piyasa beklentisinden daha şahin bir Merkez Bankası var. Bu nedenle 2024’ün ikinci yarısında ortalama 500 bp’lik faiz indirim tahminleri artık daha da iyimser kalıyor. Hatta bana göre Merkez Bankası’nın piyasa beklentilerinin üzerinde faiz artışıyla gelmesinin önemli gerekçelerinden biri de 2024’ün ikinci yarısına ilişkin faiz indirim beklentilerini törpülemek olduğunu düşünüyorum. Merkez Bankası şimdiden güçlü bir faiz artışı ile gelerek, 2024’e ilişkin faiz indirim beklentilerini de kırmak istemiş olabilir.
Faiz karar metninde dikkat çeken bir diğer şahin ibare de “faiz kararlarının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek miktarsal sıkılaştırma kararlarının alınmaya devam edeceği. Bu sözlü yönlendirme sonrasında çok yakın zamanda özellikle de swap fonlamasındaki artış kaynaklı olarak bankalar arası repo piyasasında oluşan likidite fazlasını çekmeye yönelik zorunlu karşılık adımları görebiliriz.
Merkez Bankası’nın faiz kararının hemen ardından kredi kartı azami faiz oranları ve üye iş yeri azami komisyon oranlarında sene sonuna kadar değişiklik olmayacağı ve aynı zamanda ihracat ve döviz kazandırıcı hizmetler reeskont kredilerinde iskonto oranının azami yüzde 25,93'te sabit tutulduğu kararı geldi. Bu kararın iki temel nedeni olduğunu düşünüyorum. İlk ve en önemli neden özellikle de günlük faaliyetlerini krediyle döndürmek zorunda olan hane halkı ve işletmeleri faiz artışının yarattığı olumsuz yan etkilerden belirli bir süreliğine de olsa korumayı istemek. İkinci neden de kredi faizlerindeki artışın, özellikle de ticari kredi büyüme hızını yavaşlatmasıyla hem mevduat faizlerini düşürmesinin hem de krediye erişimi zorlaştırmasının önüne geçmek isteme olduğunu düşünüyorum.
Bu hafta Çarşamba günü Kasım ayı ekonomik güven endeksi ile Ekim ayı dış ticaret verilerini alacağız. Perşembe günü 3. çeyrek büyüme rakamı bekleniyor. Piyasa Türkiye ekonomisinin 3. çeyrekte yıllık olarak %5.1 düzeyinde büyüyeceğini düşünüyor. Bu durumda çeyreklik büyümenin de %0.5 civarında gelmesi beklenebilir. Cuma günü de Kasım ayı imalat PMI verisinde son 4 aylık süreçte olduğu gibi ekonomik daralmayı işaret eden 50’nin altında bir süreç görüp görmeyeceğimizi takip edeceğiz.
Geçtiğimiz hafta ABD’de Perşembe tam gün Cuma’da yarım gün olması sebebiyle göreli olarak durgun bir hafta oldu diyebiliriz. Salı günü açıklanan FOMC tutanaklarına göre üyelerin ekonomiye yönelik riskleri "daha iki taraflı" hale getiren çelişkili ekonomik sinyallerle boğuştuğunu, yeniden alevlenen enflasyonun hâlâ endişe verici olduğunu, ancak aynı zamanda kredileri çok fazla kısma ve ekonominin beklentilerine zarar verme endişelerini de gösterdi. Tutanaklara göre FED üyelerinin faiz oranlarını yalnızca enflasyonun kontrol edilmesinde ilerlemenin durması halinde artıracakları konusunda anlaştılar, bunun anlamı kötü bir enflasyon sürprizi olmadığı sürece faizler sabit kalmaya devam edecek. Bu nedenle piyasaya göre tutanakların genel tonu ihtiyatlı bir şekilde şahindi ve açık bir şekilde bir para politikasının bir süre kısıtlayıcı bölgede kalma taahhüdünde bulunuyordu. Bu nedenle bundan böyle oldukça dikkatli ve temkinli ilerleyecek olan daha fazla faiz artırımına yönelik desteğin dağılmasıyla FED’in belki bir faiz artışı yapmasa bile faizleri uzun süre yüksek tutacağı tutanaklar ile bir kez daha anlaşılmış oldu. Ezcümle piyasalarda fiyatlama etkisi yaratmayan tutanaklar, büyük ölçüde FED'in faiz artırımlarını bitirdiği ancak daha fazla üyenin enflasyonun düşmeye devam edeceğine ikna olana kadar yani faiz artırımında durduklarını açıkça söylemeyeceği görüşünü doğruladı. Bir diğer deyişle politika yapıcılar arasında henüz zafer ilan etme ya da yatırımcılara bundan sonra ne olacağına dair doğrudan rehberlik verme konusunda çok az istek var.
Tutanakların açıklanmasının ardından ABD hisse senetleri ardından kayıplarını hafifçe artırdı ve düşüşle kapattı, dolar endeksi ise birçok para birimi karşısında yükseliş kaydetti. ABD tahvil faizleri ise düştü. Bu hafta açıklanan tutanaklar ve veriler sonrası FED’in Aralık ayında pas geçme ihtimali %95.5 olasılığı ile fiyatlanırken bundan böyle hiçbir toplantıda faiz artırmayacağı ve Haziran 2024 toplantısında da ilk faiz indiriminin geleceği fiyatlanıyor.
Kaynak: https://www.cmegroup.com/markets/interest-rates/cme-fedwatch-tool.html
Bu hafta çok sayıda FED ve FOMC üyesinin konuşması takip edilecek. Cuma günü TSİ ile 19.00’da Powell’ın konuşmasını takip edeceğiz. Piyasa Üyelerin ve Powell’ın konuşmalarından ek faiz artışından daha ziyade faizlerin ne kadar uzun süre tutulacağına dair ipuçları arayacak. Bu noktada FED üyeleri arasında ek faiz artışı konusunda anlaşmazlıklar olsa da faizleri uzun süre yüksek tutma konusunda bir konsesus olacağı kanaatindeyim. Perşembe günü ABD’den favori enflasyon göstergesi olan PCE rakamlarını alacağız. Hem manşet hem de çekirdek PCE’de yıllık ve aylık bazda geri çekilme bekleniyor. Gerçekleşme böyle olursa ABD’de “enflasyon düşüyor, FED’in faiz artışına gerek yok ve hatta daha erken faiz indirebilir” fiyatlamasıyla dxy’de 103 altına sarkmanın yanı sıra ABD 10 yıllıklarında da gevşeme görebiliriz. Buna bağlı ons altın tarafında da 2000 dolar üstünde tutunma görülebilir.
ABD’de ayrıca Çarşamba günü 3. çeyrek büyüme verisinin ikinci okumasının da %4.9 olarak açıklanması bekleniyor. Yine hafta boyunca çok sayıda ekonomik büyüme öncü verisi alacağız. Bunlardan Salı günü conference board tüketici güveni ve Cuma günü imalat ve ISM imalar PMI öne çıkanlar arasında. Her iki veride de ekonomik büyümenin yavaşlayacağına yönelik bir gerçekleşme bekleniyor. Bu arada yakın vadede ABD’de iyi (kötü) gelen ekonomik büyüme verilerinin iyi (kötü) piyasa yaratma ihtimali bir hayli güçlü. Yine hafta genelinde konut piyasasına ait çok sayıda veriyi takip ediyor olacağız.
Avrupa’da da ülke ve Euro Bölgesine ait kasım ayı enflasyon rakamları önemli olacak. İspanya’da TÜFE’nin yıllık olarak artması beklenirken, Almanya ve euro bölgesi geneli için TÜFE’de hem manşet hem de çekirdek yıllık olarak düşüş bekleniyor. Bu bağlamda euro bölgesi genel için manşet TÜFE’nin yıllık olarak %2.9’dan %2.8’e geri çekilmesi beklenirken, çekirdek yıllık TÜFE’nin de yıllık olarak %4.2’den %3.9’a düşmesi bekleniyor. Gerçekleşme böyle olursa faiz indirim tahminleri daha erkene çekilmeye devam edecektir.
ABD’de olduğu gibi Euro bölgesi kanadında da 4 kez Lagarde’ın olmak üzere çok sayıda üyenin de konuşması takip edilecek. ECB üyelerinin sözlü yönlendirmelerinde de ilk de faiz indirimi ne zaman gelebilir sorusuna yanıt aranmaya çalışılacak. Bu bağlamda üyelerin son dönemde olduğu gibi faiz artırımlarında durmalarına rağmen gerekli olursa yeniden faiz artırabileceklerini ve aynı zamanda faiz indirimlerinin birkaç çeyrekten önce gelmeyeceğine dair sözel yönlendirme yapmaları beklenebilir.
Asya tarafında Perşembe ve Cuma Çin’den imalat, hizmet ve bileşik PMI rakamlarını alacağız. Bu bağlamda özellikle Çin’den gelen veriler düzensiz toparlanmaya işaret etmeye devam ederse bu başta Çin endeksleri olmak üzere küresel tarafta risk iştahını bastırabilir. Yine Asya tarafında Japonya’dan da imalat PMI ile bazı ekonomik büyüme öncü göstergeleri de yakından izlenecek.